19 Mart 2015 Perşembe

Bir Beceriksizin Aşk Notları -Bölüm 1-


Anlatılanların dışında bir duyguydu bu. Ona söylenen gibi çıkmamıştı aşk karşısına. Daha yoğun duygularla başbaşaydı. Ne yapacağını bilmez bir acemi gibi yaşadığı hislerin sersemliğindeydi. Sonra öğrenecekti; aşk sadece iki kişinin birbirini sevmesi değildi.

Kasım ayının Salı günlerinden birinde, sabah saatlerinde yine onun olduğu otobüsü bekliyordum. O yine dershaneye gidiyordu, ben ise o nereye giderse oraya. İçinde onun olduğu otobüse binerken çok fazla heycanlanıyordum. Sağlıklı düşünemiyordum bile. Ücreti verir vermez kendimi arkalara atar sakinleşmeye çalışırdım. O etrafa bakarken ben de onu izliyordum. Yaşadığım heyecanı size nasıl anlatabilirim hiç bir fikrim yok. Çocukken hissettiğim bazı hisler vardı mesela, onları hatırlıyordum ona bakarken. Bakkala yeni gelmiş kutu leblebi tozlarına koşarak gidişlerim, yazmayı öğrenir öğrenmez ki aklımdan ilk geçenleri kağıda döküşüm. Unutulmaz bir kaç şey... Etkili ve hislerimin temel direklerini oluşturmuş bütün heyecanlarım. Her neyse konumuza gelecek olursak, ben böyle her sabah onu izlerdim. Onu dershaneye kadar takip eder oradan da işime giderdim. Çıkış saatlerim nadir de olsa denk gelirdi, bu fırsatı elbette kaçırmazdım. O durumun farkında olmadan aynı otobüste evlerimize giderdik. Kulaklığını taktığında dinlediği müzik olmak isterdim hep. Kendimi anlatmayı, yalnızca beni dinlediğinden emin olarak rahat rahat duygularımı dökmeyi çok isterdim. Yaşadığım duyguyu biliyordum, hissettiklerimi de. Şu yaptıklarıma gelince ise bazen ben de anlam veremiyorum ama hoşuma gidiyordu.  Benden önce indiği duraklarda gözgöze gelmek için ona kısa bakışlar atardım ama o benim olduğum tarafa bakmazsı bile. Orada olduğumu biliyordu ona eminim. Ona karşı hislerimden haberi yoktu ki zaten. Ben onun hakkında bir çok şeyi biliyordum. Aynı şeyi onun için söyleyemem. Muhtemelen sadece  benim hayatta olduğumu, bir de en iyi ihtimalle ismimi biliyordur. Kendimi ve hissettiklerimi nasıl açabileceğim konusunda hiç bir fikrim yoktu. Bazen bütün kainattan yardım almak istiyordum. Günler hatta haftalarca düşündüm. Bu şekilde aylar geçti ve ben en ufak bir yol katedemedim. Ona karşı hislerimi söylemem gerekiyordu...

Uzun süre onu takip etti. Açılmayı düşündü ama karşılıksız kalacağını düşünüyordu. Uzun uzun ne yapacağını düşündü... Düşündü...

Bir akşam odamda uzanmış müzik dinliyordum. Kafamda birden fikir parladı ve ona şiir yazmam gerektiğini düşündüm. En azından güzel bir başlangıç olabilirdi. Sempatik ve yumuşak bir şiir. Daha önce bir kez bile selamlaşmamış birine nasıl açılabilir ki bir insan? Düştüğüm durum çok kötüydü ama bunu atlatacağıma inanıyordum. Elime aldığım kağıt kalem ile şiirimi yazmaya başladım.

Kelimelerin ilk sahibiymiş gibi konuş benimle,
Temiz duygularımın sessiz kalbine.
Bir merhaba de
Hiç bir selam bu kadar anlamlı olmayacak.
Yoksa,
Düşüncelerimin uzayıp gittiği bu yolda
Cam kenarında yağmur izleyen sessiz kız mı olacaksın hep?

O an çok duygulanmıştım, gözlerim dolmuştu. Bir yandan kağıda işlerken diğer yandan dua ediyordum. Bu şiir işe yaramalıydı. Yorulmaya başlıyordum. Artık bilsin ve görsün beni diye dua ediyordum. Bazı duygular olur yanınızda sadece o kişiyi istersiniz, o olmadan iyi olmam dersiniz ama eğer o kişide yoksa. Nasıl dinlenirsiniz?

Şiirimi yazmıştım. Asıl sorun bu şiiri ona nasıl vereceğimdi. Düşünüp taşındım ama bir yol bulamadım. Karşısına çıkıp kesinlikle bunu sana yazdım böyle böyle hissediyorum sana karşı diye konuşamazdım. Zaten nefes düzenim bozuluyordu heyecandan kaldı ki konuşamazdım bile. En iyi yaptığım işi yapıp bu işi de yarına ertelemiştim. Onunla ilgili kararlar alırken keskin olamıyordum, korkuyordum. Hissettiklerim çok güzeldi ve bitirmek istemedim. Günlerden yarın oldu ve ben yine sabah onunla gittim. İşten erken çıkacağım için onun çıkış saatine de yetişecektim. Dershane binasına yürürken onun da karşıdan bir arkadaşıyla beraber yürüdüğünü görmüştüm. Ben de arkasından takip ediyordum. Girdikleri bi mağazada üst baş bakıyorlardı. Ben de erkek reyonunda bir şeylerle ilgilenirmiş gibi yapıp onu izliyordum. Yanındaki arkadaş başka bir köşede kendine bir şeyler bakıyordu. Deneme kabinlerinin oraya doğru elinde siyah renkli bir montla yürüdüğünü gördüm. Olduğu yerde durup arkadaşına gelmesi için işaret yaptı. Arkadaşı geldiğinde siyah montu beğendiğini ve alacağını söylüyordu. Giyinip üzerinde nasıl durduğunu sordu. Arkadaşı da onaylayınca almaya karar verdi. Gerçekten de çok güzel durmuştu üzerinde. Daha sonra arkadaşı "Montu şuraya bırak geçerken alırız, şu gömleği görmen lazım." diyerek mağazanın diğer tarafına geçtiler. O anda cebimde ona yazdığım şiir aklıma gelmişti. Eğer bu montu satın alacaksa şiiri cebine koyarsam ona ulaşır dedim ve sağ cebine koydum...
Hemen mağazadan dışarı çıkıp küçük zaferimin heyecanını derin derin aldığım nefeslerle atmaya çalıştım.

Aşkın yaşı yoktur dediklerinde acaba aşk küçük bir bebek mi demek isteniyor? Saf ve dokunulmamış? Ona bulaşan herkes çocukça mutluluklarla hisleniyor...